İnsanların rasyonel varlıklar olduğunu varsayan genel
ekonomiye göre; insan, kendisi için en uygun olanı ya da seçenekler arasından
en uygun olanı seçer. Bu görüşe göre insan kendi soluduğu havayı kirletmez,
içtiği suya kimyasal atık dökmez yani kendisinin yaşadığı ve çocuklarının
yaşayacağı dünyayı kirletmeyeceğini varsayar ekonomi bilimi. Bir başka deyişle
olanla değil olması gerekenle ilgilenip, insanların rasyonel davranışlar
sergilemeleri halinde nelerin olabileceğini araştırır. Kitabın konusu “krizler”
daha doğrusu “finansal krizler” olduğu için içinde bolca rasyonel olmayan insan
davranışlarından örnekler yer almakta. 1633-37 lale krizinden başlayıp 2008- ?
mortgage krizine kadar olan süreçteki krizleri inceleyen kitap,
C.Kindleberger’in cinnet, panik ve çöküş kavramlarından yararlanarak finansal
krizlerin oluşumunu, tarihçesini ve kriz sonrasını sade bir dille anlatmıştır.
Krizin çekici kadınlara benzediğini, krizi, karşınıza çıktığında onu tanırsınız
fakat tanımlamak çok güçtür şeklinde ifade etmiştir. Krizlerin başlıca
sebeplerinin insanların hırsları olduğunu, spekülasyona alet olmalarından
kaynaklandığını: “Bir insanın sinirini tanıdığı birinin zengin olmasından daha
çok bozan bir şey yoktur.” Şeklinde ifade etmiştir. Profesyonellerin düşük
seviyelerden topladığı hisse senetleri ya da kıymetleri, sade vatandaş iyice yükseldikten
sonra almaya başlar ve fiyatlar daha da yükselir ve yükselen fiyatlar yeni
zenginler türetir ve buraya kadar olan süreci cinnet olarak tanımlar. Fakat bu
süreçte başka piyasalarda fiyatlar normal olmayan seviyelere gelmiş olur ve
bunu fark eden uzmanlar ekranlardan fiyatların akıldışı seviyelere ulaştığını
söylediğinde hırs sahibi bireyler buna inanmak istemezler ve dahası, başta
düşük fiyatlar kıymetleri toplayan spekülatörler yani ilk alıcılar ellerindeki
kıymetleri daha yüksek fiyattan satmak için, bir sorun olamadığını, ekonominin
daha önce olmadığı kadar iyi olduğunu söyleyerek insanları kıymetleri almaya
teşvik ederek ilk alıcılar ellerindeki kıymetleri satmaya çalışırlar. Tarihte
değişik şeylerin fiyatları anormal sevilere gelmiştir. Örneğin; emtia
fiyatları, inşaat alanları, evler ve işyerleri, hisse senetleri, tahviller,
kıymetli madenler, lale soğanları, maden arazileri…
Alım çılgınlığı sürdükçe dolaşım hızı ve fiyatlar birlikte
yükselir. Ellerindeki aktifleri satmaya başlayan spekülatörler karı ceplerine
koymaya başladığında yeni başlayanlarda bir tedirginlik başlar ki piyasadan
korkmaya başlayan yatırımcılar toplu halde piyasadan çıkmaya çalışınca
karşılarında alıcı bulamazlar. Bu durumda da fiyatlar önce düşer ardından da
hızla düşer. Fiyatların aşırı düşmesi
insanlara paralarının bir kısmını kaybettirir. Ama bu durum kredi kullananlar
için daha da kötüdür çünkü onlar kendilerine ait olmayan paraların bir kısmını
kaybetmiştir. Böylesi hızlı fiyat düşüşünde herkesin paraya ihtiyacı vardır ve
paraya saldırı başlar yani “panik” başlamış olur.
Her döngünün bir başı, bir de sonu vardır. Bu döngünün de
sonu paniğin bitmesiyle tamamlanır. Panik ; aşırı düşen fiyatların tekrar alım
getirmesiyle, fiyat düşüşlerinin engellenmesiyle ya da Merkez Bankası, piyasayı
nakit para talebini karşılayabilecek kadar para bulunduğuna ikna ederek son
bulabilir.
Krizin süreci her dönemde klasiktir: Önce iki ya da daha çok
şeyin fiyatında spekülasyon başlar. Fiyatların artacağı spekülasyonu ile
insanlar menkul ya da gayrimenkulleri satın almaya başlar. Fiyatlar artar,
artar, artar… Fiyatların akıldışı seviyelere yükseldiği bu alım dönemine
çılgınlık ya da cinnet denir. Ardından piyasa oyuncuları fiyatların çok
arttığına karar verip satışa geçerler ve bir satma yarışı başlar: Panik. Bu
panik esnasında hiç alıcı olmayınca fiyatlar hızla düşer, iflaslar olur,
krediler batar. Bu süreç de çöküştür. Döngü tamamlanmıştır.
Tarihteki hemen tüm finansal krizlerde, krize birilerinin
müdahil olduğu ve bunun da genellikle Merkez Bankaları olduğu görülür. Tarihe
bakarak Merkez Bankalarının müdahil olmadığı krizlerin daha uzun sürede
atlatıldığı ya da izlerinin derin olduğu görülür. Bu nedenle krizlere Merkez
Bankalarının anında müdahil olmalarında fayda vardır. Marx’ın da işaret ettiği gibi kapitalizm
kendi krizini yaratır ve yaratmaya da devam edecektir. Bu yüzden krizler
tarihinin de bize gösterdiği, gerçekçi olmamızı ve hayatımızın kalan kısmında
bir ya da birkaç kriz görebileceğimizi kabullenmemizi önerir.
DÜNDEN BUGÜNE
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA FİNANSAL KRİZLER (Dr. Hakan ÖZEROL)